|  |   | 

Kirletilmiş Suların Geri Kazanımı Hakkında

 

Evrim, Gezegenimiz üzerinde, içinde daima bizi hayata bağlı tutan ve yaşamın Dünya üzerinden devamlılığını sağlayan Suyun bulunduğu sürekli bir süreçtir. Bunun anlamı; Su, Gezegenimiz üzerinde, bize daima Yaradılışı ve yeniden Yaradılışı hatırlatan Yaşam ve Ölüm süreçleriyle yakından ilişkili olduğudur.

Böyle mükemmel bir sistemde, tüm maddelerin dengesi (Su, Ateş, Toprak, Hava), bize tüm Evrene hükmeden Doğa yasalarını ifade eder. 

Tıpkı şu an ki “Endüstriyel Medeniyetin” Doğanın yaradılışının tam tersi yönünde tüm İnsanlara ve Canlılara zarar vermesi, tabiatın dengesinin bozulmasının yine bize Doğa Yasalarını anlatması gibi.

Yaşam sistemini korumak ve tamir etmek için, tüm maddelerin aslında bizim bildiğimiz ya da inandığımız gibi, sadece yapı taşlarından oluştuğu gerçeği dışında, olağanüstü karmaşık ve çok boyutlu bir sistemle birbirine bağlı olduğu gerçeğini çok iyi anlamak gerekir. Titreşimin Elektromanyetizmayla ya da Enerji Dalgalarıyla bağlantılı olması gibi.
 

Einstein, E = mc2 buluşuyla anlama, algılama, bilim ve teknolojinin uygulanma alanlarının sınırlarını aşarak İnsanın gözünden bugüne kadar kaçan bir gerçeği ortaya çıkardı; Evrendeki her şey, kendi dalga boylarında titreşen birer enerjidir. Gerçeklik olarak görünen enerjinin belli bir hızda ya da oranda titreşmesidir. “Hiçbir şey diğerlerinden bağımsız değildir. Her şey birbiriyle bağıntılı ve ilintilidir.” Bu gerçek, bir yaradılış ilkesidir.

 

Bilimin sabit kavramlarının ötesinde, gerçek bir anlama seviyesi oluşturulması gerekir. Yaratılış sisteminin ilkelerini, ne olduğunu ve bizim bu sistemdeki rolümüzü anlamamıza yardım eden, evrendeki sayısız gizemin sırlarını açıklayan ve bize “gerçekliğin diğer boyutu” anlayışını veren yeni bir teknolojiye ihtiyacımız bulunmaktadır. İşte bu yüzden Sayın Ayhan DOYUK, artık geleneksel bilimsel fikirlerle asla karıştırılamayacak bir çözümler zinciri oluşturmuştur.

Bunu daha iyi anlayabilmek için en baştan, doğanın bize tüm örnekleri verdiği yerden başlamamız gerekir. Doğa, okuyabileceğimiz ve öğrenebileceğimiz mükemmel bir kitaptır.

Bu yolda, evrim sürecindeki kalıcı dönüşümün mükemmel bir kombinasyonu olan ve şu anda var olan suyu, ateşle birlikte bulduk. Bu maddeleri sadece fiziksel varlıklar olarak değil, içlerinde taşıdıkları öz olarak da algılamalıyız.

  • Suyun özü,
  • Manyetizma ve ateş,
  • Elektrik.

Daha da ötesi, manyetizma ve elektriği sadece olağanüstü varlıklar olarak değil, yaratılışın başlangıcını ve köklerini açıklayan zeki güçler olarak da algılamalıyız. Bu maddeler, birbirinin tersi olarak birlikte, uyumlu ve dengeli bir şekilde yeni bir üçüncü güç yaratmaktadır ki bu da Elektromanyetizmadır. İnsan sağlığının ve tüm Dünyanın ekolojik dengesinin devamı için önemi yeni, yeni algılanmaya başlanan çok önemli bir güç.

Bilgi ve gözlemlerinin izinden giden Sayın Ayhan DOYUK, suyun doğal bir Elektromanyetizma iletkeni olduğu gerçeğini çok iyi anladı. Su, aslında bilimsel olarak tarif edilen yeteneklerinin ve özelliklerinin çok ötesindeydi. Su, canlıydı, hayatı besliyor ve ona ev sahipliği yapıyordu. Daha da önemlisi güçlükle fark edilebilen enerjiyi ve fiziksel maddeleri iletmek ve içinde tutmak için enerji üretebiliyor ve dönüştürebiliyordu. Yaşamı temizliyor ve koruyordu. Suya evrensel çözgen adı verilmişti ve su aynı zamanda bir aynaydı, bize kendisiyle ilgili olan toplumun görüntüsünü yansıtıyordu.

Bu yüzden, sularımızın yani; Okyanuslarımızın, denizlerimizin, nehirlerimizin, göllerimizin şimdiki durumuna bakarsak, kirlenmiş ve değeri düşürülmüş, gerçek amaçlarından uzaklaşmış, yaşamı devam ettiremeyen ve koruyamayan hasta bir toplumun yansımasını görebiliriz. Sularımızı ölüme terk ettik ve şimdi su, bize aynı ölümü ve ızdırabı yansıtmakta, bilinçsizlik ve ihmalimizi yüzümüze vurmaktadır. Aynı şekilde su, bize kendi kendimize zarar verdiğimiz bu süreci tersine çevirmemiz için de bir fırsat sunmaktadır.

AyDo World Projects, bu bilgi çerçevesinde kurulmuştur. Biliyoruz ki suyu nerde olursa olsun temizlersek, su da Dünyayı temizleyecektir. Biz, gezegenimizi İnsanoğluna sürekli gösterilen ilk şekline, ekosistemi yaratıldığı ilk haline geri döndürüyoruz.

Dünya Gezegeni’nin ilk zamanlarında, atmosfer son derece sıcaktı, Metan, Amonyum ve Karbondioksit gazları gezegen üzerinde yaşam formları oluşmasını imkansız hale getiriyordu. Dünyanın soğumasını sağlayan milyonlarca yıl sonra Hidrojen ve Karbondioksit, atmosferde yer alan başlıca gazlardı. Evrendeki nötral atomların konum değiştirmesiyle, yaşamsal kimyayla birlikte, bu maddeler su buharı ve Karbon gazı olarak yeniden şekillenerek sonradan atmosferi soğuttular, bu su buharı yoğunlaşarak yeryüzüne yağmur olarak yağdı ve gezegenimizin tüm yüzeyini kapladı. Bu süreç birkaç milyon yıl daha aldı ancak artık tamamlandığında yaşamın oluşması için mükemmel bir ortam hazırdı. Su ve Karbondan yaşam oluştu ve evrimleşerek gelişmeye başladı.

Bu yüzden formülümüz suyla ilgili, doğrudan Karbon molekülleri üzerinden çalışan su bazlı bir formüldür. Çevremizde her yerde bulunan yaşam kitabına baktığımızda fark ettik ki, yaşama zarar verdiğimiz şekilde ekolojiyi onarabiliriz de. Bu yaşam dersi daima yanı başımızdaydı, bu dersi aldık ve yaşamsal sistemleri onarmak ve ekolojik dengeyi yeniden sağlamak için evrende her zaman bulunan gerekli bilgileri edindik.

Sorunun kaynağına inip, İnsanların gezegenin ekolojik dengesine müdahale ettikleri ilk günlere bakarak nedenini araştırdığımızda, kendimizi sorunun tam merkezinde bulduk. Böylece, 20 yıldan daha fazla bir süre önce Sayın Ayhan DOYUK, mükemmel bir aracı, suyu kullanarak Dünya’nın gördüğü fiziksel zararı hızlandıran süreci tersine çevirerek, sorunu kaynağında çözmek için araştırmalarına ve çalışmalarına başladı.

Bu bağlamda burada bahsedilen sistemler; kimyasal maddeler, hidrokarbonlar ve petrokimyasallar tarafından kirletilmiş olan tüm alanlara erişmeye ve bu kimyasalları yararlı biyolojik maddelere dönüştürmeye yarayan solüsyonlar olarak, su bazlı çalışmaların araştırma ve geliştirilmesi sonucu olarak sunulmuştur.

Şimdi, bu su bazlı teknolojinin nasıl çalıştığından bahsedelim:

Bu evrensel, hayat veren ve yaşamı destekleyen madde – fiziksel olarak su – yaşam ve ölüm, hastalık ve sağlık, bütünlük ve hiçlik arasında bir arabulucudur. Su, ticari olarak sırrı saklanan ana AyDo Water formülünün taşıyıcısı ve ev sahibidir.

Su ve AyDo SIW (Süper İyonize Su) formülünün beraberliğini dikkate aldığımızda şu sonucu elde ediyoruz; AyDo™ World Projects Systems.

AyDo™ Water SIW formülü, yerine getirmesi gereken her görev için ayrıca ayarlanmış ve optimize edilmiştir. Ana görevi, Hidrokarbon kirliliğini temizlemek ve bu kirliliği biyolojik olarak zararsız, besleyici bir forma ve yağ asitlerine dönüştürmek, ikincil görev olarak da tüm inorganik kirliliğin hacmini küçülterek zararsız hale getirmektir.

AyDo™ Water SIW yapısında, yaşamla hayati derecede önemli bir ilişki vardır. Örneğin, herhangi bir sorunu çözmek için suya, havaya, toprağa rastgele dökülen ya da eklenen yalıtılmış bir madde değildir. Diğer moleküllerle tepkimeye girebilen, onları faydalı maddelere dönüştürebilen ve onlarla taşıdığı bilgiyi, hayatı paylaşabilen doğaya saygılı bir maddedir. Tepkime süreci tamamlandığında dahi, hiçbir değişiklik olmadan hala aynı yaşamsal bilgiyi taşımaya devam eder. AyDo™ Water SIW yapısı inanılmaz derecede güçlü ve şaşırtıcı derecede birleştiricidir.

Yüksek oranda Karbon ve Silikatla birlikte mineral çökeltileri içerir. Ancak mikroskobik fotoğraflarla gösterilebilen yaşam güçlendirmesi için mükemmel bir yapıya sahiptir.

Yapısının iki temel özelliğini anlamak için (yüksek adaptasyon ve direnç gücü) şeklini ve enerjisini inceleyerek anlamamız gerekir.

Suyun iki temel maddeden oluştuğu söylenmiştir: Hidrojen ve Oksijen. Solüsyonumuzun formülü de oldukça basittir: H2O ancak yapısı çok daha karmaşıktır. Sıvı formda olduğunda yaşamın kendisi gibi sabit, hareketli, dinamik bir madde halini alır. Hidrojeni, diğer elementlerle güçlü bağlar kurdurarak yüksek adaptasyon sağlar, aynı zamanda kolayca çözülüp tekrar, tekrar bağ kuracak kadar kırılgandır.

Bu yüzden, en iyi kalite memba suyu, formülümüzün taşıyıcısıdır ve sonuç şaşırtıcı derecede güçlü, Hidrokarbon moleküllerine giriş yapabilme, Karbon ve Hidrojen bağlarını yıkabilme ve her iki maddenin atomlarını serbest bırakabilme ve onları tekrar birleştirerek yeni biokimyasal reaksiyonlar yaptırabilme yeteneğiyle şaşırtıcı derecede güçlü bir formüldür.

AyDo™ Water SIW, bir kez sorunlu bir bölgeye uygulandığında (su, toprak, hava ve ateş) formül hemen kirliliği analiz edip Hidrokarbonları doğaya faydalı Bionitruent ve Aminoasitlere dönüştürüp, ağır metallerin de hacmini küçültmektedir.

Bu dönüşümün sonuçlarından biri, nerede olursa olsun kirlenmiş ve yaşamsal özelliklerini kaybetmiş suyun temizlenmesi, yeniden kazanılması ve kirlilikten arındırılmış ve nefes alan bir hale gelmesidir. 21 günün sonunda süreç tamamlanır ve tüm kirlilik %100 arıtılmıştır. BOD ve COD değerleri sıfıra çok yakındır.

Sonuçta ortaya çıkan bu H2O, yaratılış sürecinde dokunduğu her şeyin dönüşümünü gerçekleştiren, doğal olarak orijinal maddenin yapması gerektiği gibi kendini yeniden oluşturabilme yeteneğine sahiptir. Bu yüzden; Oksijeni, Nitrojeni, havadaki Karbondioksiti ve topraktaki Potasyum, Kalsiyum, Manganez, Sodyum ve önemsiz miktardaki diğer mineralleri içinde hapsetme özelliğine sahiptir.

Süreç tamamlandığında oksijen artışı %60 – %70 oranında yükselir, Hidrakarbon kirliliğinin sıkı bağlarının çözülmesi sonucu ise, havadaki oksijenin %25.5 ila %30’u doğal denge mevcutken maddelerin nefes alması sonucu suların içine alınır. Tüm bu tepkimeler sırasında su molekülleri çok önemli bir rol oynar. Böylece, karakteristik eğilimiyle kısmi olarak serbest kalan Hidrojen atmosfere dahil olur.

Dönüştürülecek maddenin özel karakteri ve kendine özgü ağırlığına bağlı olarak, hem ileriki kullanımlar için saklanabilir, hem de iyileştirilebilir ya da doğal besin maddesi (protein) olarak çökelti halinde saklanabilir. Bu süreç solüsyon kirlenmiş sulara tatbik edildiğinde gözle görülebilir ve kolayca açıklanabilir. Aynı durum toprak, ateş ve hava için de geçerlidir ancak su temizleme süreci kadar kolayca gözle görülemezler. Yine de su, formülün taşıyıcı maddesi olduğundan ve formül her zaman aynı işlevi gerçekleştireceğinden her durum için aynı kural geçerlidir.

Kurallar, Kavramlar ve Teknikler:

Kirliliğin bulunduğu zamanki sıkı moleküler bağların aksine, doğada bulunan maddelere formül uygulandığında moleküler bağlar uzamaktadır. Uzatma işleminin diğer sonuçları şunlardır:

  • Ağır metaller ve diğer zararlı kimyasal katkılar kuşatılarak, çökelti halinde zararsız hale getirilir.
  • Diğer organik katkılar doğal besin maddelerine (bionutrient) dönüştürülür.
  • Zararlı virüs ve bakteriler de kuşatılır, izole edilir ve zaman içinde dönüşürler, çünkü artık Sodyum moleküllerinden faydalanamazlar.

Hidrokarbon kirlenmelerinde moleküller arasındaki bağlar çok sıkı ve yoğundur. Diğer elementleri hapseden bir ağ oluştururlar. Bu ağ, OKSİJENİ ve YAŞAMI öldüren zehirlenmeye yol açar. Çünkü doğa nefes alamamaktadır.

 

Ürünlerimizin gelişim sürecinde hiçbir canlıya zarar verilmemiştir.

 

 

 

Dikkat

Dünyamızın yedeği yoktur, lütfen O'nu koruyalım...

Ayhan DOYUK